İnfâk kelimesi ‘Ne-Fe-Ka’ kökünden gelir. Sözlük anlamı ‘harcamak, sarfetmek, bitirmek, malı elden çıkarmak, yoksul düşmek, azalmak, noksanlaşmak, bitmek, tükenmek’ demek-tir.
İslâmî ıstılâhta infâk; Allah’ın hoşnutluğunu elde etme ni-yeti ile insanın sahip olduğu bilgi, emek, mal/servet gibi değer-lerden harcama yapması, muhtaçlara ayni ve nakdi yardımda bulunması demektir.
İnsan hayatının sürdürülebilmesi için, ihtiyaç olan şeylerin devamlı bir şekilde teminine de nafaka denilir. İnfâkın karşıtı ise imsaktır. İmsak, ‘elde tutmak, harcamamak, cimri olmak’ anlamlarına gelmektedir.
İnfâk; Kur’ân’da yetmiş üç yerde geçmektedir. Allah-ü Teâ-lâ buyuruyor ki: “O müttakiler gayba inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda infâk ederler.”
Sayısız nimetlerle nimetlenen insanoğlu, kendisine bahşe-dilen bu nimetlerin ihtiyaçtan fazlasını ihtiyaç sahiplerine infâk etmekle sorumlu tutulmuştur.
Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “Ey Muhammed! Sana neyi infâk edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infâk edin.”
İnfâk, kişiyi Allah’a yaklaştıran her türlü harcamadır.
İnfâk, Allah’a yüksek bir şükrün ifâdesidir. Sadece lisanla yapılan şükürle malın şükrü edâ edilmiş olmaz. Nimetin şükrü kendi cinsinden olmalıdır. Bu da ancak zekât, sadaka ve infak etmek suretiyle yapılmış olur.
İnfâk eden kişi paranın, servetin albenisini aşmış hırs, cimri-lik, açgözlülük gibi kalbi hastalıklardan arınmış demektir.
İnfâk kişiyi maddeperestlikten kurtarır, hürriyete kavuştu-rur.
İnfâk, toplumsal yaşamı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açılardan da etkiler. Şöyle ki; kişi elindeki malı fakirlerle pay-laşmakla, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğuna yürekten inanmış demektir. Allah yolunda ve Allah için harcamış olduğu mal, onun dünyaya aldanmadığının, onun yalancı servetine kapılmadığının bir delilidir.
İnfâk ibâdetinin yerine getirilmesiyle, malın bir ya da birkaç elde yığılmasının önüne geçilmiş olur. Böylece de zenginler ve fakirler arasında aşılmaz ekonomik uçurumlar oluşmamış olur. İnfâk sayesinde fakirlerin kalbindeki haset ve kıskançlık ortadan kalkar. Kendilerine yardım eden zenginlere karşı sevgi ve saygı meydana geldiğinden toplumda birlik ve kardeşlik kuv-vetlenmiş olur.